Şiddet Nedir?
Şiddet; bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesiyle ya da acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır. Şiddet, özel veya kamusal alanda (evde, aile bireyleri arasında, sokakta, iş yerinde) meydana gelebilir. Şiddet; baskı altına almanın, tahakküm kurmanın da bir aracı olarak kendisini göstermektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet de eril kültürün kendi tahakkümünü kurma iradesi altında karşılaşılan bir şiddet türüdür.
Şiddet, genelde bir döngü halinde gerçekleşmektedir. Bu durum, şiddet mağdurunun şiddete uğradıktan sonra gerekli önlemleri almak için harekete geçmesinde de bir engel oluşturmaktadır. Şiddetin tekrarlanabileceğini bilmek, erken önlem almak açısından önemlidir.
Ev İçi Şiddet Nedir?
Ev içi şiddet; şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti ifade eder. Ev içi şiddet için aynı evde yaşama şartı aranmaz. Bu şiddet aile bireyleri, boşanmış veya ayrı yaşayan kişiler, eşler, nişanlılar ya da partnerler gibi yakın ilişkideki kişiler arasında da söz konusu olabilir.
Fiziksel Şiddet:
Kaba kuvvetin korkutma, sindirme ve yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır. Kişinin bedeninde acı, ağrı, yaralanma gibi fiziksel zarar oluşturan davranışlardır. Hareketin fiziksel şiddet sayılması için kişinin bedeninde morluk, kanama, kırılma gibi iyileşmesi zaman alacak, gözle görülebilir veya kişi tarafından hissedilebilir hasarların oluşturması gerekli değildir.
Fiziksel şiddet; yumruk atmak itmek, tokat atmak, ısırmak, boğmaya çalışmak, tekmelemek, eşya fırlatmak, fiziksel kuvvet kullanarak evden çıkmasına veya eve girmesine engel olmak, bıçak veya silah gibi aletlerle tehdit etmek, eziyet etmek, uyutmamak, soğuğa maruz bırakmak, yakmak, tehlikeli hayvanları üstüne salmak, ihtiyaç duyulan ilacı vermemek, yemek vermemek, uyuşturucu madde veya alkol alımını zorlamak gibi fiziksel gücün kullanıldığı durumları kapsamaktadır.
Cinsel Şiddet:
İstenmeyen her türlü cinsel içerikli söz, tavır davranış ve/veya saldırı gibi eylemlerdir. Cinselliğin; kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak ve cezalandırmak amacıyla bir şiddet aracı olarak kullanılması anlamına gelmektedir.
Kişiye cinsel bir eşyaymış gibi davranmak, cinsel ilişkiye girmeye zorlamak, kişiyi istemediği cinsel pozisyonlara zorlamak, “Hayır” dendiğini duymazdan gelmek, kişinin rızası olmadığı halde cinsel ilişkiye girmek, zorla ilaç, alkol veya uyuşturucu madde kullandırarak cinsel ilişkiye zorlamak, kişinin isteği dışında cinsel fotoğrafların çekmek ve bunları yayınlanmak/yayınlamakla tehdit etmek, kadını çocuk doğurmaya veya doğurmamaya zorlamak, istemediği şekillerde, istemediği zamanlarda cinsel ilişkiye girmeye zorlamak ve/veya cinsel bölgelere dokunmak, cinselliği bir ceza/ödül yöntemi olarak kullanmak, kişinin bedenini ve cinselliğini aşağılayacak şekilde konuşmak, teşhircilik yapmak, pornografik görüntüler izlemeye zorlamak, sürekli takip ederek telefon, internet gibi teknolojik araçlarla cinsel içerikli materyaller ya da konuşmalarla rahatsız etmek, onay almadan çıplak ve cinsellik içeren görüntüler çekmek ve cinsel içerikli görüntüleri yaymak veya yaymakla tehdit etmek, başka kişilerle cinsel ilişkiye girmeye zorlamak, seks işçiliğine zorlamak, başka kişilerle cinsel ilişkiye girerken seyretmeye veya seyredilmeye zorlamak, Cinselliği kendi zevkine yönelik yaşamak, kadının ihtiyaç ve beklentilerini görmezden gelmek gibi eylemler cinsel şiddet kapsamındadır.
Cinsel şiddet biçimleri Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ise; cinsel taciz, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve çocuğun cinsel istismarı suçları şeklinde düzenlenmektedir.
Psikolojik/Duygusal Şiddet:
Duyguların ve duygusal gereksinimlerin; zorlamak, aşağılamak, cezalandırmak, öfke, gerginlik boşaltmak amacıyla karşı tarafa baskı uygulayabilmek için tutarlı bir şekilde istismar edilmesi, bir yaptırım ve tehdit aracı olarak kullanılmasıdır.
Kişinin varlığını ve değerini kabul etmemek, kişinin yararsız ve aşağı olduğunu belirtmek, kişinin duygularını ve düşüncelerini değersiz bulmak, ailesiyle, akrabalarıyla, komşularıyla, arkadaşlarıyla ya da başkalarıyla görüştürmemek, eve kapatmak, küçük düşürmek, korkutmak, hakaret etmek, dalga geçmek, isim takmak, çocuklarından uzaklaştırmak, kıskançlık bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak, başkalarıyla kıyaslamak, kişinin nasıl giyineceği, nereye gideceği, kimlerle görüşeceği konusunda baskı yapmak, kişinin kendini geliştirmesine engel olmak, sevgi, şefkat, ilgi, onay, destek gibi duygu ve duygusal ihtiyaçları göz ardı etmek, küçümsemek, dine, ırka, dile, kültürel gruba veya geçmişe ait değer verilen inançları aşağılamak veya onlara aykırı davranmaya zorlamak, evden kovmak veya evden ayrılmakla tehdit etmek, kişi ile sadece “mecbur” olunduğu zaman iletişime geçmek, kişinin ruhsal sağlığını korumaya yönelik ihtiyaçlarını görmezden gelmek gibi eylemler psikolojik/duygusal şiddettir.
Sözlü Şiddet:
Sözel şiddet, söz ve hareketlerin düzenli bir şekilde korkutma, sindirme, cezalandırma ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Sözel şiddete ilişkin davranışlardan en belirgini kişinin değer verdiği konulara yönelik güveni sarsmak ve kişiyi yaralamak amacıyla belli aralıklarla çok ağır hakaret etmek ve sözler söylemektir.
Bağırmak, hakaret etmek, küfür etmek, iğneleyici ya da aşağılayıcı sözler söylemek, kişinin kendisini kötü hissetmesine neden olan cümleler kullanmak, sürekli olumsuz ve yıkıcı şekilde eleştirmek, tehdit etmek, sürekli sorguya çekmek, aşağılayıcı ve küçük düşürücü isim takmak, görüşlerini ve çalışmalarını küçümsemek, kişinin duygu, düşünce, davranış, inanç ve seçimleri ile alay etmek, suçlamak, kişinin özgüvenini yitirmesine neden olmak, ruhsal açıdan zedelemek, kişi için önemli konuları konuşmamak ve dinlememek gibi eylemler sözlü şiddettir.
Ekonomik Şiddet:
Ekonomik şiddet, ekonomik kaynakların ve paranın kişi üzerinde bir yaptırım, tehdit ve kontrol aracı olarak düzenli bir şekilde kullanılmasıdır.
Kişinin çalışmasına engel olmak, ailenin ekonomik ihtiyaçlarını karşılamamak, kişinin parasını almak, fatura ödemeleri için ayrılan parayı harcamak, kişinin iş yaşamında ilerlemesine ve başarılı olmasına yardımcı olabilecek fırsatları değerlendirmesine engel olmak, çok kısıtlı para verip bununla yapılması mümkün olmayan şeyler istemek ve gerçekleşmediğinde olay çıkarmak, sahip olunan maddi kaynaklar ile kişinin ilişkisini kesmek ve bilgilendirmemek, kişinin harcadığı “her kuruşu” hesaplamak, evi zaman zaman terk ederek giderlerle hiç ilgilenmemek gibi davranışlar ekonomik şiddet kapsamındadır.
Israrlı Takip:
İstenmeyen ve sürekli telefon aramaları yapmak, kısa mesaj, mektup ve e-posta göndermek, kişi istemediği halde sosyal medya vasıtasıyla onunla iletişim kurmaya çabalamak, takip etmek ve gözetlemek, kişinin iş yerinde veya yaşadığı yerde beklemek, bir sebep olmaksızın sürekli karşısına çıkmak, ona isteği dışında sıkça hediye göndermek, kişinin iletişim bilgilerini internette veya sosyal medyada yaymak, onun hakkında internette veya ağızdan asılsız dedikodular yaymak, kişinin adına mal veya hizmet siparişi vermek, manipülatif davranışlarda bulunmak (örneğin: görüşmeme durumunda intihar edeceği tehdidinde bulunmak) gibi eylemler tek taraflı ısrarlı takiptir.
Nefret söylemi veya nefretli konuşma; belirli bir grubu ya da kişiyi, ırk, cinsiyet, yaş, ulus, din ya da cinsel yönelim gibi konularda aşağılar veya tehdit eder tarzda konuşma olarak tanımlanmaktadır.
Konular arasında yukarıdakilere ek olarak dil, politik görüş, sosyoekonomik ve sosyal sınıf, dış görünüm, fiziki veya zihinsel engel, meslek ya da diğer ayırt edilebilen özellikler bulunabilir.
Gündelik hayatta ve geleneksel medyada nefret söyleminin hedefi olan kadınlar için durum sosyal medyada da farklı değil. Geleneksel medyanın erkek egemen dili neredeyse başından beri kadınları eksik/yanlış temsil ediyor ve onları ayrımcı dilin, nefret söyleminin hedefi haline getiriyor.